17 Ekim 2009 Cumartesi

Başarısızlık Mutluluğumuz Oldu
Milli Takım, Ermenistan maçı ile birlikte Dünya Kupası 2010 Avrupa Elemeleri'ni noktaladı. Ne yazık ki yazın futbol şöleni yaşanacak ama Milli Takım Dünya Kupası'nda olmayacak. Dünya Kupaları'na niye bu kadar uzağız. En son 2002'de gittik, üçüncü olduk; ama 2006'da yoktuk 2010'da da yokuz. Yazık değil mi, futbolu çok seven bu millete... Bunun sorumlusu sadece Fatih Terim mi? Hayır tabii ki değil. Futbolcular da biraz düşünmeli bu kadar istikrarsız olmaya hakları var mı... Her şey bittikten sonra gol atıp, hocana gitmeyeceksin.Milli Takım, Dünya Kupası'na gidemedi ve baş sorumlu her zamanki gibi en ufak başarısızlıkta teknik adam oluyor. Artık bundan kurtulmamız gerek. Yoksa "biz ekol olacağız" diyemeyiz . İstikrarı yakalamak için başarısız da olsan hocanla devem edeceksin. Elbet istikrarı yakalayacaksındır.Başta Ferguson olmak üzere birçok örnek vermekten bıkmış durumda değil miyiz acaba? Ersun Yanal yönetimindeki Milli Takım çok iyi sonuçlar alıyordu. Güzel de oyun oynuyordu. Sonra birden ortaya çıkan Hakan Şükür sorunu ve gelen kötü sonuçlar Ersun Yanal'ın Milli Takım'dan kopmasına neden oldu. Orda da istikrarı sağlayamamıştık. Bu günlerde hocanın ayrılması ile birlikte basında öne çıkan isimler var. Kim bunlar; Ertuğrul Sağlam, Hakan Şükür, Bülent Uygun ve Şenol Güneş hangisi gelse Milli Takım Fatih Terim'in elindekinden iyi olmayacak. Federasyonun düşündüğü yabancı hoca, Türk teknik adamlara göre belki daha iyi bir çözüm ama bu saatte kimi bulacaksın da getireceksin. Ünlü bir hocayı da getiremiyorsan, sırf yabancı hoca olsun mantığı ile Milli Takım'ın başına adam geçiremezsin. Yeni gelecek yabancı hocanın Milli Takım'ı çözmesi de hemen olacak iş değil. Bu süreçte çok sıkıntılı zamanlar yaşanabilir. Bizim yapımız bunu kaldıracak durumda değil. Yani kısacası Terim'in gitmesi bir çözüm değil, aslında çözümsüzlük.Fatih Terim'in düşmanları olabilir ama başkalarının başarısızlığı ile sevinen insanlar olduğu sürece genelde başarısızlığa mahkumuz demektir. Artık başkalarının başarısızlığında zafer kazanmış gibi sevineceğimize, biz başarı kazanmak için ortaya somut bir şeyler koymalıyız. Fatih Terim'in ortaya koyduğu bir sürü somut şey vardı. UEFA Kupası, Avrupa'da Fiorentina ve Milan gibi köklü kulüplerin başına geçmesi (adamı bu takımların başına boşuna geçirmezler) ve Milli Takım ile yaşadığı başarılar. Terim'in başarısızlığa hakkı var ama onun başarısızlığından mutlu olanlar acaba hayatlarında ne gibi başarılara imza attılar. Başarısız insanlar, başkalarının başarısızlığına sevinir. Başarı geldi mi, herkesin suratı güler, o mutluluğu paylaşır, önemli olan kötü günde ne yaptığındır. Görüyorum ki kötü günde çoğumuz düşene bir tekmede ben vurim diyor. Ne zaman başarılı oluruz derseniz... Bu gidişle... Kim mi gelsin? Bu soruya yanıt hem çok kolay hem de çok zor diyebileceğim şudur ki Fatih Terim gibi bir hocanın bu ülkede kredisi yoksa Rıdvan Dilmen'in Bülent Uygun'un Abdullah Avcı'nın ve diğer adı geçenlerin hiç kredisi yok...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

 
Winger Back Blog! - Geyik Yapabilen Antiholiganist Futbol Blogu. - 2009 - 2013. | Bütün Haklarını Sami Yen'e Gömdüm.